Tüketicilerin sürdürülebilirlik konusundaki eğilimleri ve yeni trendler

Geçtiğimiz yıllarda pazarlama; bir ürünü veya bir hizmeti pazarın ve sektörün koşullarını dikkate alarak satmakla ilgiliydi. Bugün geldiğimiz noktada ise satışın anahtarı tüketiciyi tanımak, ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamaktan geçiyor. En açık haliyle başarılı bir pazarlamanın sırrı; tüketici davranışlarını, satın alma motivasyonlarını ve eğilimlerini anlamaktan geçiyor. Rekabetin kızıştığı günümüzde markaların ayakta kalabilmeleri ve başarılı olabilmeleri için hedef kitleleriyle ilgili elde edebilecekleri her türlü veri büyük önem taşıyor. Biz de bu yazımızda Google Think’in tüketici değişimini anlamak üzere yaptığı bir araştırmadan
söz etmek istiyoruz. Google’ın danışmanlık firması Kantar ile birlikte yaptığı, İngiltere’deki tüketici eğilimlerini ortaya koymayı hedefleyen araştırma bugünün tüketici alışkanlıklarına yer verirken aynı zamanda yakın gelecekteki arama eğilimleriyle ilgili de bilgi veriyor. Araştırmanın odak noktasında ise hedef sıfır ve markalar için bunun ne anlama geldiği yer alıyor.
Aramalarda öne çıkan önemli değişiklikler
Sürdürülebilirlik ve satın alma yeni kavramlar olmasa da Google’ın arama verileri İngiltere’de bu kavramların son yıllarda daha yaygınlaştığını, tüketici için çok daha önemli bir hâle geldiğini gösteriyor. Başta Bristol ve Brighton olmak üzere hem şehirde hem de kırsal alanlarda yapılan aramalar ülke genelinde sürdürülebilirlikle ilgili aramaların kişi başına düşen hacminin arttığını gösteriyor. Sürdürülebilirlikle ilgili karşımıza çıkan bir diğer önemli kavram da; sıfır atık. Sadece son 12 ayda sürdürülebilirlik aramalarından 6 kat hızla büyüyen sıfır atık araması toplumun bu konuda daha aktif bir çaba içine girmeye hazır olduğunu gösteriyor. Tüketicilerin çevreye karşı geliştirdikleri bu bilinçli yaklaşım hiç şüphesiz, markaları da bu konuda daha duyarlı olmaya ve hedeflerine ulaşmak için bu konuda daha çok çalışmaya itiyor.
Tüketicilerin markalardan beklentisi büyüyor
Çevre konusunda yapılan çalışmalar, yaşadığımız gezegenle ilgili ortaya çıkan istatistikler tüketicinin de gündeminde bu konunun daha fazla yer almasına neden oluyor. Tüketicilerin artık markalardan beklentisi ürün veya hizmet kalitesinin ötesinde. Marka tercihlerinde bir süredir çevre dostu markalar bir adım öne çıkarken tüketiciler artık markaların sıfır atık düzeyine ilerlemesini bekliyor. Bununla birlikte ortaya çıkan bir başka önemli konu da tüketicilerin hissettikleri suçluluk duygusu ve çaresizlik. Tüketiciler işletme ve hükümetin bu konuda yetersiz kaldıklarını düşünüyor. Araştırmada yer alan katılımcılardan biri, tüketicilerin şirketlerden ve hükümetten daha fazlasını talep etmesi gerektiğini belirtirken, yeni yasalara ve daha şeffaf bir küresel çabaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Markalar için artık sıfır atığa yönelmek bir zorunluluk
İnsanlığın varoluşu ve yaşamını sürdürme çabası artık kritik bir noktaya ulaştı, geçmiştekinden daha çok sahip olduklarımızı korumamız gerekiyor. Yapılan araştırma tüketicilerin markalardan beklentisinin çevreye minimum zarar vermek değil, hiç zarar vermemek yönünde olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla da amaç dünyamıza sıfır zararla üretim yapmak, hizmet sunmaktan geçiyor. Kimi büyük markalar bu konuda önemli çalışmalar yapsa da tüketicilerin gelecekte bu beklentilerinin artarak çoğalacağı bir gerçek. Gelecek neslin en büyük beklentisi insanlara ve dünyaya zarar vermeden ihtiyaçları karşılayan bir sistem olacak. Bu da markaların hem sosyal hem de çevresel anlamda pozitif olana yönlendirecek.
Öne çıkan 5 önemli sürdürülebilir tüketici eğilimi
Bu araştırmaya ek olarak Generation Investment Management tarafından yayımlanan 2019 Sürdürülebilirlik Eğilimleri Raporu da “tüketici sürdürülebilirlik devriminin başlangıcı” olarak kabul ediliyor. Önümüzde hâlâ uzun bir yol olsa da öne çıkan 5 eğilim tüketicinin geldiği noktayla ilgili fikir veriyor.
1- Sürdürülebilir moda arayışı artıyor
Google Arama Trendleri, küresel olarak “sürdürülebilir moda” ile ilgili arama sayısının son yıllarda önemli ölçüde arttığını gösteriyor. Terim işk kez 10 yıl önce arandığı dönemden nispeten az olsa da 2016 yılından beri gördüğü ilgi artarak sürüyor. Tüketicinin bu tercihi işletmeleri de farklı bir yola girmeye zorluyor. 52.000’den fazla markanın giyim ürünü açıklamaları üzerinde yapılan bir araştırma, 2015’ten 2018’e kadar sürdürülebilir / sürdürülebilir kaynaklı ürünlerde yüzde 429’luk bir artış olduğunu gösteriyor.
Google’ın 2019 yılı içinde moda endüstrisinin çevresel etkisini ölçmek ve giyim tedarik zincirlerinde sürdürülebilirliği artırmak için Stella McCartney ile ortaklık kurması da bu eğilimin bir sonucu.
2- İnsanlar yeni bir ürüne ihtiyaç duyup duymadıklarını sorguluyorlar
Raporda öne çıkan bir diğer önemli başlık da insanların yeni bir ürün satın alırken artık daha bilinçli olduğunu gösteriyor. Artık kullanılmış eşyalar satın almak veya kiralamak tüketici için önemli bir seçenek. Kaynakları doğru kullanmak adına zaten üretilmiş olan bir eşyayı kullanmak sürdürülebilirlik için önemli bir adım.
Araştırmalar, ikinci el lüks mallarda küresel pazarın 2015-2018 arasında yüzde dokuz büyüdüğünü gösteriyor. Sektörün değeri 17 milyar Euro’dan 28 milyar Euro’ya yükseldi.
3- Plastik konusunda daha bilinçliyiz ancak yeterli değil
Günümüzde insanlar plastik ambalajlar konusunda çok daha hassas. Tek kullanımlık plastik ürünler, plastik alışveriş torbalarıyla ilgili yasaklar gündemdeyken insanlar da plastik kullanımı konusunda eskiye oranla daha bilinçli. Ancak ne yazık ki rapor, plastik kirliliğinin tehlikeleri hakkında artan farkındalığa rağmen, plastik kullanımının sürdürülemez oranlarda büyümeye devam ettiği konusunda uyarıyor.
4- Gıda konusunda da atılması gereken adımlar var
Raporda, sürdürülebilir şekilde üretilen gıdalara yönelik tüketici talebinin arttığı görülüyor. Et tüketimi küresel olarak artsa da farklı beslenme alternatifleri de ortaya çıkıyor. Dünyaya çok daha az etkisi olan alternatif ete olan ilgi gün geçtikçe büyüyor. Araştırmalar, alternatif etlerin, normal sığır eti hamburgerine göre yüzde 87 daha az su kullanarak üretildiğini göstermiştir. Sebze bileşenlerinden et üreten Beyond Meat’in geliri 2018 yılının ikinci çeyreğinde 25.1 milyon $ iken 2019’un aynı döneminde 25.1 milyon $’ a ulaştı.
5- İnsanlar daha fazla e-ticarete yöneliyor
Araştırmalar, e-ticaretin çevresel etkilerinin geleneksel ticaretten daha düşük olduğunu gösteriyor. Kırsal bir yerde bir oyuncak mağazasına giderek oyuncak satın almanın karbon ayak izi online satın alındığında daha düşük oluyor.
Bir kentsel alanda oyuncak satın almanın karbon ayak izi, yerel mağazalara gitmeye kıyasla çevrimiçi satın alınırsa daha düşüktür. Çevrimiçi perakende satışları artarken rapor geleneksel alışverişten geçişin meydana getirdiği işsizlik sorunu konusunda uyarıyor.
SONUÇ:
Özet olarak markaların kendilerine sormaları gereken öncelikli sorular şunlar:
Atıkları azaltmak, geri dönüştürülmüş veya geri dönüştürülebilir malzemeler kullanmak, ürün yaşam döngüsünü uzatmak… Siz iş modelinizde nasıl bir döngü oluşturabilirsiniz?
Sürdürülebilirlik çabalarınızın markanızın temel değerleriyle uyum sağlaması için neler yapabilirsiniz?
Para artık tek para birimi değil – markanız, ürünlerinizi yapmak için kullanılan karbon veya su birimlerini de değerlendirecek olan gelecekteki tüketici için hazır mı?
Tüketici için tek kriter artık sadece para değil. Markanızı tercih ederken karbon veya su gibi başlıklarda başka kıstaslar da koyan tüketici için ürünleriniz hazır mı?
Bir cevap yazın